İşte Efsanenin tüm Avrupa’ya ilk kez gözdağı verdiği an. İşte inanmanın, savaşmanın bedeli. Bu maç unutulur mu! Tarihler 9 Kasım 1988’i gösteriyor, rakip ise Neuchatel.
Mustafa Denizli yönetimindeki Galatasaray, İsviçre'de hiç de hak etmediği bir skorla sahadan 3-0 yenik ayrılıyor. Mustafa Denizli soyunma odasında futbolcularına çok sakin bir sesle, "Bu takımı İstanbul'da eleyeceğiz. Siz onlardan çok daha iyi futbolcularsınız" diyor... Ve maç başlıyor... Ali Sami Yen'de koltuk ya da boşluk görünmüyor. Her yer insan dolu... İlk maç, 3 farklı kaybedilmiş olmasına karşın, sarı-kırmızılı taraftarlar inançlı. Gol perdesini 20. dakikada Uğur aralıyor. Ve ilk yarı bu golle sonuçlanıyor. Cezası nedeniyle tribünde tel örgülerin ardından maçı seyreden Denizli inanılmaz futbol zekasıyla maçın her anını kontrol ediyor, devre arasında oyuncularına tur için gereken taktiği veriyor...
İkinci yarı başlarken müthiş bir uğultu var statta. 50. dakikada istenmeyen olaylar çıkıyor. Kendini bilmez birinin attığı madeni paralar yan hakeme ve İsviçreli bir oyuncuya isabet ediyor. Maç duruyor... 10 dakika sonra tekrar başlıyor. Ama ortam çok gergin... Sonra sahneye Prekazi-Tanju ikilisi çıkıyor. Yugoslav futbolcunun inanılmaz paslarına müthiş vuruşlar yapıyor Tanju... 2-0, 3-0 derken Tanju'nun harika kesmesiyle fark 4'e çıkıyor.
Neuchatel toparlanmaya çalışıyor ama olmuyor. Tribünler “Beş! Beş! Beş!” diye bağırıyor. Uğur'dan bir gol daha... Şimdi durum 5-0...
Hakemin bitiş düdüğüyle birlikte bütün Türkiye ayakta... Maçı radyodan anlatan TRT spikeri Levent Özçelik'in gözlerinden yaşlar dökülüyor. Galatasaray artık çeyrek finalde...
Maçtan sonra İsviçrelilerin her tür ayak oyunu fayda etmiyor. Sahamız iki kere kapatılsa da Galatasaray Türkiye'nin makus talihini yeniyor ve Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nda çeyrek finale adını yazdırıyor... Hem sahada hem masada